NELER İZLEDİM #26

10:11 merababenseda 4 Comments


Özledim! Yazmayı, sizinle konuşmayı, buralarda anı biriktirmeyi özledim. Taşınma işi ve interneti bağlamakta sınırları zorlayan Turkcell Superonline sağolsun, baya geriledim; hem izlemek, hem yazmak konusunda. Neyse ki kitaplarım beni yalnız bırakmadı. Bu haftasonu blogumu hiç yazısız bırakmak istemiyorum. Hemen neler izledim beşliğime başlayalım bence. Çaylar hazır mı acaba?

donnie darko
     Afişi insanda hafif bir iticilik yaratsa da, bunca insanın bir bildiği olmalıydı ve ben de onlardan biri olmalıydım. 2001 yapımı Donnie Darko'nun  başrollerinde oyunculuk kariyerinin belki de en önemli filminde yer alan Jake Gyllenhaal ve tanıdık isimlerden gerçekte ve filmde de ablası olan Maggie Gyllenhaal mevcut. Şizofreni geçmişi olan liseli Donnie, bir kazadan sağ olarak kurtulur. Ve o kaza gecesinde bir tavşan maskotuyla karşılaşır. Kendisine 28 gün,6 saat, 42 dakika, 12 saniye sonra dünyanın sona ereceğini söyler. Devamlı gördüğü bu dev tavşan, Donnie'nin hayatını riske sokar. Olasılıklar, zamanda yolculuk, yer yer gençlik bunalımlarının yer aldığı film kült olmuş durumda. Anlatmak istediğini anlamakta zorluk çeksem de, soundtracklerine a şık ol dum. İzlerken beni filme bağlayan önemli noktalardan biriydi. Filmde olasılık ve paralel sonları sevenler kaçırmasın.

SEVDİKLERİM

* Soundtrackler efsane!
* Donnie : Neden o aptal tavşan kostümünü giyiyorsun?
   Tavşan : Sen neden o aptal insan kostümünü giyiyorsun?

LİSTELER

* En İyi 50 Bağımsız Film (Empire) #2 ( tık tık )
* Tüm Zamanların En İyi 50 Zamanda Yolculuk Filmi (totalfilm) #3 ( tık tık )
* Son Yıllarda Çekilen Düşük Bütçeli En İyi 50 Film #5 ( tık tık )
* 100 Uçuk Film (366weirdmovies)  #8 ( tık tık )
* Uludağ Sözlük Başlangıç 200 Tavsiye Film Listesi #17 ( tık tık )
* Kafa Karıştıran Filmler Listesi (classreal) #39 ( tık tık )
Empire 500: Tüm Zamanların En İyi 500 Filmi #53 ( tık tık )
* En İyi 100 Bilim-Kurgu Filmi (total sci-fi online) #71 ( tık tık )
İzlemeniz Gereken 555 Film (ntvmcnbc) #152 ( tık tık )

     Zaman yolculuğundan devam edelim. Saçları her ne kadar kendine özgü olsa da, her sahnede gözüne girdiği için kendisine çok sinirlendiğim Meg Ryan ve ahhh! kelimelerin kifayetsiz kaldığı Hugh Jackman'ın başrollerinde olduğu 2001 yapımı bir film. Farklı yüzyıllarda yaşamış/yaşayan bir kadın ve bir erkeğin yollarının kesiştiği bu filmde, Kate'in eski erkek arkadaşı bir köprüden atlayarak kendisini 19.yy'a taşıyan bir geçit keşfeder. Gittiği zamanda evlendirilmek üzere olan bir dükle, yani Leopold'la karşılaşır. Bir kaza sonucu, geçitten günümüze dönmeye çalışırken o da ne! Leopold da geçitten aşağı düşer! Fırfırlı yakaları, vatkalı omuzları, tam bir beyefendi gibi yemek yiyişleriyle Leopold, artık Kate'in çok yakınındadır. Birbirlerine inanmakta zorluk çekseler de, kabul edelim kızlar, Meg Ryan bile olsa, bir düke karşı koyamaz. Çok eğlenceli, romantikli.

     Listeme nereden eklediğimi hatırlamadığım, psikolojimi çok derinden bozan bir film Child of God. Yönetmenliğini James Franko'nun yaptığı film, 2013 yılından. 1960'lı yıllarda normal insan kategorisinin çok çok dışında kalan Lester Ballard'ın sıradışı hayat hikayesinin konu alındığı film, bence dehşet ögelerinin anasını ağlatmış. Yani ben izlerken sahnelerde kanım dondu. Korku filmi değil bi kere onu baştan söyliyim. Aslında genele baktığımızda dram yüklü çünkü akıl sağlığı yerinde olmayan, para kullanmayan, yalnız yaşayan, şiddete eğilimi her suçundan sonra biraz daha artan Lester'a ufak da olsa acıyorsunuz. Çünkü halk tarafından kabul görmüyor, görmeye de niyeti yok. Tek isteği bir eş! Ama Lester tamam insan eş ister de, sen naptın öyle? Olur mu hiç? Lester'a hayat veren Scott Haze dehşet bir oyunculuk çıkarmış. Sağolsun iğrendirdi kendisinden. Farklı bir alternatif. İzlenesi.

     Kaliteli eski yapımları ne kadar sevdiğimi belki biliyorsunuzdur. İşte üstad Hitchcock'un 1955 yapımı To Catch a Thief''ine karşı koyamadım. Zamanında müthiş mücevher soygunları gerçekleştirmiş olan John Robie, artık bu işlerden elini eteğini çekmiştir. En son bir soygunla suçlanınca çareyi kaçmakta bulur. Kaldığı otelde çok zengin bir anne-kızla tanışır. Kızımız güzeller güzeli Grace Kelly. Ya sen ne güzel bir kadınmışsın. O havalar, işveler, cilveler harikaydı :) Neyse işte, derken bu annenin de mücevherleri çalınır. Yine Robie'nin başına kalınca, artık hırsızı yakalamaya karar verir. Ben bi ara Grace Kelly'den filan şüphelendim. Aslında güzel olabilirdi! Bunu bi düşünseydin Alfred. Filmde çok çok meşhur bir sahne olan arabayla kaçış sahnesi mevcut. Burada arabayı kullanan Grace'in ve korkudan kendinden geçen Cary Grant'ın mimikleri çok iyiydi. Ve bir üzücü ayrıntı: Meşhur sahnenin geçtiği yolda, yıllar sonra Grace Kelly, trajik bir trafik kazası geçirir ve ölür. Kader.

SEVDİKLERİM

* Grace Kelly'nin filmde giydiği her elbise birer efsaneyd, Hepsi benim olsun istedim. Şuan hala önemli markalarda bu elbiselerden ilham alındığı çok belli. Grace Kelly'nin de bunları harika taşımış olması önemli bir etken.

LİSTELER

* New York Times: Görülmesi Gereken En İyi 1000 Film #899 ( tık tık )

     Yönetmenin veda filmi olarak sunduğu, 2013 yapımı, Oscar'a aday olmuş dramatik yönü ağır basan bir animasyon Kaze Tachinu/The Wind Rises.2.Dünya Savaşında kullanılan Mitsubishi A6M Zero uçağının mucidi olan Jiro Horikoshi'nin hayatını konu alıyor. Küçüklükten başlayan pilot olma hayalleri, uçaklara ilgisi, ama gözlük kullanması nedeniyle uçağı kullanmaktan ziyade yapımına yönlenmek zorunda kalışıyla açılışı yapıyor film. İcat aşamasında yaşadığı baskılar, apansız gelen bir aşk, işine olan tutkusu vs çok güzel yayılmış bu 126 dakikalık filme. Süresi evet çok uzun ama ben izlerken hiç sıkılmadım. Görseller çok başarılıydı. Müzikleri de öyle. Özellikle 2 müzik vardı çok sık çalan, ikisi de gerçekten güzeldi, sevdim. Bir ayrıntı: Yönetmen Hayao Miyazaki'nin izledikten sonra ağladığı tek filmiymiş. Herkes beğenmeyebilir ama ilgilenenler çıkabilir.

Sabah uyanıp gri,puslu bir hava beklerken güneşli, tatlı bir hava görmenin mutluluğuyla, şimdi gidip simit,poğaça aliyim da, bizimkilere bi kahvalti patlatiyim :) Siz neler izlediniz, yazdıklarımdan var mı ilginizi çeken, yorum bırakırsanız çok mutlu olurum. Yan taraftan sıradaki filmleri görebilirsin. Bol keyifli pazarlar.

4 yorum:

Sevdim Sizi Bir Kere

10:00 merababenseda 4 Comments


Uzun süre ara verdiğim sevdim sizi bir kere yazı dizimle tekrar buralardayım. Günlük hayatta sürekli beğendiğim, ilgimi çeken şeyleri not ediyorum, sizlere de bahsedebilmek için. Bakalım listeyi neler doldurmuş.

*

" Kızım delirdin mi sen kışın ortasındayız " diyen annelere aldırmadan, fıstık parçalı olan bidolu'muzu buzluğa atıyoruz. Birkaç saat sonra çıkarıp hafif dondurma kıvamındaki bol kremalı gofretimizin tadını çıkarıyoruz. Yedikten sonra da tecrübelerimizi gelip burda Seda'yla paylaşıyoruz.

*

Uzun zamandır takip ettiğim tatlı mı tatlı MissFiruz dan kazandığım şahane bir ruj da sevdiklerim arasında! Burdan tekrar teşekkür ediyorum. Şu deli kız Kendall Jenner'ın meşhur ettiği bir renkti sanırım Twig. Deli meli ama aferin, çok başarılı bir seçim. Ben rujda koyu renk tercih ederim ama koyu sürmediğim zaman dudaklarımda mutlaka Mac - Twig oluyor. Esmerlerde tam rengini gösteriyor, ama beyaz tenliyseniz biraz pembe durabilir, onu söyliyim. Onun dışında çok joker bir renk. Hazır yılbaşı da yaklaşıyorken kendine bir tane hediye edebilirsin belki :)

*

Instagram'ın yanında kendini pek gösteremese de Snapchat şuan yükselişte sanırım. Ben kullanmayı çok seviyorum en azından. Çok daha samimi geliyo. İşte Snapchatte ana sayfada bazı digital platformların da snapchat adresleri bulunmakta. Ben orda National Geography'yi keşfettim ve her gün bakmadan duramıyorum! Mükemmel bilgiler, fotoğraflar dışında ingilizcenizi de geliştirebileceğiniz bir adres. Snapchati olanlar mutlaka baksın.

*

Yürümeye üşenen biri olarak ayın 1 i itibariyle Yoga'ya başladım :) Başka bir egzersiz dalı tabii ki düşünemezdim. Bunda tabiki sıralı ve planlı olan her şeyi sevdiğim için bu her günü sırasıyla takip eden YouTube serisi etkili oldu. Hem hocam da çok tatlı. Adı Adriene. Saçını öylesine dandik bağlıyor, öylesine umursamaz ama çok tatlı :D Ben başladım bakalım. Baya da güzel oluyor, rahatlatıyor kesinlikle. Hesabın linkini şööööyle bırakıyorum. Hadi, 1 ocakta sen başla!

*
Evimin dibinde olan ama iş yoğunluğu ve kendi fiziksel yorgunlum sebebiyle gitmeye cesaret edemediğim Tüyap kitap fuarının ardından İdefix, beklenen sanal kitap fuarını başlattı. Kitap kurtları için bence 1 sene bekleyip yıl sonunda büyük bir vurgun yapmak için çok avantajlı indirimler mevcut. Ben şimdiden 2 kere alışveriş yaptım. 31 aralık a kadar devam eden bu fuara mutlaka tıkla . Hayat çok kısa, okunacak çok kitap var!

Sen bu ara neler sevdin, neler aldın, neler okudun, neler dinledin? Seda mutlaka şuna da bir bak dediğin şeyi benimle paylaşmayı unutma olur mu? Pazar günü haftanın beşliğiyle ben yine buralarda olucam. Görüşmek üzere. Keyifli haftasonları!



4 yorum: