NELER İZLEDİM #23

14:33 merababenseda 10 Comments


Koca bir pazarı evde takılarak geçirmek gibisi yok! Sanırım iki haftada bir bunu uygulamak lazım. Tüm hafta çalışınca, vücut bir detoxa ihtiyaç duyuyor, o belli :)
İzin günümde sabahın köründe müşteriler tarafından uyandırılmış da olsam, ben bu pazarımı çok sevdim. Bugün bol bol bloglarınızı okuyup, yepyeni filmleri not etmeyi planlıyorum. Eğer siz de yeni filmler avlamak isterseniz hadi gelin, size yepyeni 5 filmden bahsediyim.

barbara
     2012 yılına ait, izlenecek listemde bisikletli bir kadın afişiyle birlikte arz-ı endam eden filmimiz Barbara. Soğuk Savaş Dönemi. Doğu Almanya'ya sürülmüş genç bir kadın doktorun, Batı Almanya'ya geçmeye çalışma hikayesi. Barbara çok yalnız bir kadındı. Öyle derinden hissettim. Sürülmüş olmanın verdiği ortama yabancılık çok açıktı. Bir yandan işini yaparken bir yandan kaçmanın planlarını yaparken, duyguları onu ele geçirirse; gitmek mi daha kolay olacak yoksa kalmak mı? Güzel bi soruydu. 2012 Berlinale'de Gümüş Ayı ödülünü kazanmış olan film, bizde de 31. İstanbul Film Festivali'nde "Dünya Festivallerinden" bölümünde boy göstermiş. Yönetmen Christian Petzold, 62. Berlin Film Festivali'nde En İyi Yönetmen Ödülü'nü kapmış. Barbara'ya can veren Nina Hoss'un o soğuk güzelliği filmin en güzel şeylerinden.

SEVDİKLERİM
* Kuvözde yatan bebeklerle ilgili hikaye etkileyiciydi.
* Barbara'nın o kahverengi topuklu ayakkabılarından bana da alabilir miyiz?

darısı başıma
     Listelist'te tavsiyesini okuyup, Digitürkte'de yakalayınca kaçırmayıp izlediğim bir film The Wedding Planner. Konusu oldukça klişe ve dandik olmakla beraber, acayip bir şekilde kendisini izletiyor. Evlilik yaşını çoktan geçmiş olan Jennifer Lopez ablamız, başarılı bir düğün organizatörüdür. Her şeyi, kendi mutluluğunu bile bir kenara bırakıp kendisini işe adamıştır. Bir gün, yolda topuklu ayakkabısının azizliğine uğrar ve doktor bir adamla yolları kesişir. Beraber oldukça hoş vakit geçiren bu ikilinin arasında önemli bir engel vardır: Jennifer'ın, adamın düğününü organize etmesi! Ne kadar da yaratıcı di mi? :D Neyse ama, 2001 yılına göre düşünürsek, tatlış bir konusu olduğunu söyleyebiliriz. Lopez'in bol glosslu dudaklarını, harika kalçasını dert etmem derseniz, alın sevgilinizi/eşinizi yanınıza (Seda, burada hanımlara sesleniyordu) keyifli bir film seyredin. Garantisi benden.

SEVDİKLERİM
* Bu dans sahnesini, Lopez'in mimiklerini çok sevdim. İngilizce versiyonunu bulamadım.
 şuraya tıktık
* Dans sahnesinde Lopez'in giydiği kırmızı elbiseyi de dolabıma bi ekleyiverelim.

the missing picture
     Şimdi sizi çok değişik bir filmle tanıştırıcam. L'image manquante (Eksik Resim). Tüm oyuncularının sadece kilden yapılmış figürlerden oluştuğu, 1970li yılların Kamboçya'sında Kızıl Kmerler tarafından ele geçirilen yönetimin, halka yaşattıklarını izlediğimiz çarpıcı bir film. Kil figürlerin dışında, zamanında çekilmiş gerçek görüntülerin de yer aldığı filmi, bir dış sesle beraber izliyoruz. Adam, kendisini anlatıyor, killer hayat veriyor, biz izliyoruz. Kızıl Kmer rejiminin, insanlarda fiziksel ve ruhsal boyutta açtığı derin yaraları hayretle izleyeceğiniz, ufak da olsa neler olmuş vay anasını diyebileceğimiz farkındalık yaratan bir film. Bol festival ödüllü film, ayrıca 2014 yılında Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar'a aday olmuş, 66. Cannes Film Festivali’nde ”Belirli Bir Bakış” ödülünü kapmış. Yönetmen Rithy Panh'i sabrından ve böylesine başarılı bir film ortaya koymasından ötürü tebrik ediyorum. (tebriği hiç bir zaman u-la-şa-ma-dı)

bal
     Vicdanıyla her zaman büyük bir kavga içindeyken, ölüm meleği olmak ne kadar kolay olabilir ki? Miele (Bal) takma adıyla, tedavisi olmayan hastalıklara sahip ve büyük acılar çeken insanları, çeşitli ilaçlar vererek acılarını dindirmeyi kendine iş edinmiş bir kadının hikayesini izliyoruz. Her seferinde büyük pişmanlıklar yaşıyor, ilacı vucüda enjekte ettikten sonra kimseyle göz göze gelemiyor. Derken bir gün aldığı iş, hayatını tekrar yola sokması için büyük fırsat olur O'nun için. Yaşlı bir adamcağız, ölümcül bir hastalığı olduğunu ve kesin çözümü yani ölümü erkenden yaşamak istediğini söyler. Gerekli ayarlamaları yapan Miele, adamın aslında hasta olmadığını sadece intihar etmek istediğini öğrenir. Bunu engellemek için elinden gelen her şeyi yapar. Bu süreçte aralarında oluşan bağ, Miele'yi vicdanıyla baş başa bırakır. Artık yeni bir yol çizmenin zamanı gelmiştir. 2013 Cannes Film Festival'nden haklı bir ödülle dönen bu filmi izleneceklere ekleyin.

marry me
 



     2014 Belçika yapımı, Türk bir yönetmenin elinden çıkan, klasik bir yabancı damat komedisi. Trouw Met Mij (Marry Me), gereksiz bir filmdi. Çok şükür onu da film seçkime ekledim.






     Daha başka neler izlemişim, sırada neler var merak edenleriniz varsa, yan taraftaki rengarenk bölümden görebilir, bana tavsiye ettiğiniz filmler varsa da seve seve yorum kabul ederim. Mutlu Pazarlar. (Ne kadar mükünse*)


10 yorum:

  1. en az iki tane beğendiğim çıktı bu listeden ,harika yorumluyorsun çokteşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum :) En kısa zamanda izlemeni ve buraya yorum bırakmanı diliyorum :)

      Sil
  2. Çoğunu çok sevdim, bir pazarı daha gün boyu bilgisayar başında geçirmek iyi bir fikir bence yaa =) Hemen uygulamaya koymalıyım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Havalar da hafiften bozunca yapıcak bi şey yok :)
      Beğenmenize sevindim :)

      Sil
  3. Bunların arasında yalnızca wedding planner'ı izlemişim :)

    YanıtlaSil
  4. Barbara çok güzel filmdir harika seçim :))

    YanıtlaSil
  5. Bu arada bu filmi tavsiye ederim, http://www.imdb.com/title/tt0756683/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekledim izlenecekler listeme tişikkirlir Sertaç Bey ^^

      Sil