NELER İZLEDİM #27

18:33 merababenseda 4 Comments


Son üç haftanın en sakin pazarından merhabalar. Bugün dışarı çıkmak yerine evde kalıp, uzun bir kahvaltı yapıp, biraz kendime vakit ayırıp, bloglarda vakit geçirme planımı yürürlüğe koydum. Sizlerle de konuşmak istediğim için bir beşlik yazısı hazırlamak istedim. Buyrunuz efendim.

     Marvin's Room, 1996 yapımı, içerisinde Oscar dahil bir çok ödüle sahip olan dev oyuncuları barındıran, dram ağırlıklı bir film. Genç yaşta hasta babasına bakmak istemeyip sorumluluklarından kaçan Lee, kendisine yeni bir hayat kurmuştur. Yeni hayatı da maddi zorluklar, kötü bir eş ve sorunlu bir evlat yüzünden çok da iyi gitmemektedir. Ama bir gün, kalıp babasına bakmayı tercih eden kız kardeşinden hüzünlü bir çağrı alır. Kardeşi kan kanseridir ve uygun ilik için O'nu ve çocuklarını eve çağırır. İşte, iki kız kardeş arasında geçen yer yer suçlayıcı, ardından bağışlayıcı, sorunlu bir yeğenle teyzesi arasında geçen iyileştirici sohbetler ve hasta babanın hepsinde yarattığı merhamet filmin devamı. Bir tiyatro oyunundan uyarlama olan film, Leonardo DiCaprio'nun asi gençliğini özleyenler için de güzel bir alternatif :)

IMDb sırası ve puanı : 4508 - 6.7

     Klişelikten bir tık da olsa uzaklaşmayı başarmış 2014 yapımı bir filmle devam. Kendime İyi Bak, ismi üzerine biraz düşündüren, afişini görünce de bir izlesem mi izlenimi uyandırdı bende. Şimdi konuyu anlatsam kesin spoiler filan veririm çünkü o derece keskin noktaları var. Durduk yere film zevkinizi mahvetmiyim :D Yani genel olarak konu şu; evlenmeye hazırlanan bir çiftimiz var. Davetiye kısmına geldiklerinde erkek, üniversite arkadaşlarıyla buluşur ve eski sevgilisi hakkında duyduklarıyla kafası bi güzel karışır ve işin peşini bırakmaz. Tabi bu aşamada flashback in allahını yaşıyorlar. Ben filmlerde seviyorum flashbackleri. Begüm Birgören, Onur Öztürk ve Aslı Tandoğan'ın oyunculukları çok iyiydi. 


SEVDİKLERİM

Bu filmde daha önce hiç denk gelmediğim bi şey vardı. Mesela flashbacklerde görüntü önce siyah-beyaz, sonra renkleniyor, ardından tekrar siyah-beyaz a dönüyor. Bu renk geçişlerini sevdim. Farklı geldi, ortama hava kattı :D

IMDb sırası ve puanı : 0 - 6.3

     2008 yapımı, Richard Gere ve Diana Lane'in Unfaithful filminin rövanşını aldığı söylenen :) romantik bir film Nights in Rodanthe. Kocasıyla boşanmanın eşiğinde olan Adrienne, yakın bir arkadaşının küçük oteline birkaç günlüğüne göz kulak olmak için Rodanthe'ye gider. Otelin o haftasonu tek misafiri doktor Paul'dür. Otel küçük olduğu için kahvaltıyı, yemeği, çayı, kahveyi hep Adrienne yapmaktadır. E böyle sıcak, tatlı bir ortamda iki yetişkinin yakınlaşması çok normal.(filmlerde!) Sohbetti, muhabetti, şaraptı, fırtınadan korunmak için koynunda saklanmasıydı filan derken, baya baya birbirlerine aşık olurlar. Ancak Paul, kendi gibi doktor olan oğluna yardıma gidecektir. Neresiydi şimdi tam hatırlamıyorum da, uzak bi ülkeye işte. Bu süreçte sürekli mektuplaşırlar, adeta liseliler gibi. Derken bir gün Paul'ün mektupları kesilir. Acaba neden ? İzleyin ve cevabı bekleyin. Ağlatabilir.

IMDb sırası ve puanı : 0 - 6.0

     Akıllara durgunluk veren, artık kült olmuş bir film Mr. Nobody. 2009 yapımı, başrolde oyunculuk dersi veren Jared Leto. Muhtemelen izlemişsinizdir de, yani hani izlemediyseniz hemen bi not alın. Ben filmlerde paralel sonları seviyorum, bu filmde paralel sonun allahı mevcut. Küçük bir oğlan çocuğu olan Nemo, ayrılan annesi ve babası arasında kalır. Babasıyla kalırsa ne olur, annesiyle giderse ne oluru izlediğimiz film, bize her seçimin hayatımızda ne denli büyük farklılıklar yaratabileceğinin güzel bir dersini veriyor. Ergen Nemo ve yetişkin Nemo'nun birbirinden farklı hayat hikayeleri çok zekice kurgulanmıştı. Kafanız çok karışıyo bi kere onu söyliyim. Çok sakin ve kafanızın rahat olduğu bi zamanda izleyin. Süresi de 2 saatten uzun olunca, size arkanıza yaslanıp bu muhteşem film ziyafetini çekmek kalıyor.


SEVDİKLERİM

* Nemo'nun hayatına giren üç kadının da farklı renklerle karakterize edilmesine bayıldım. Kırmızı-aşkı, mavi-depresifliği, sarı-hırsı ifade etmekteymiş. 

* Jared Leto'nun özellikle akıl hastanesi sahnelerindeki oyunculuğu beni çok rahatsız etti. Rahatsız etti derken kötü anlamda değil, baya baya o içinden çıkılamaz kaosu bakışlarıyla bana hissettirdi. Adam büyük oynamış.

IMDb sırası ve puanı : 851 - 7.9





     Çöp.







IMDb sırası ve puanı : 0 - 4.1

Yorumlaşmak ve karşılıklı olarak bir şeyler paylaşmak, şu blog işinin en güzeli. Okuyan herkese çok teşekkürler. Haftanız sorunsuz ve güzel geçsin!



4 yorum:

  1. Kendime iyi bak filmine bende bayılmıştım. Sonlarına doğru çokda ağlamıştım...
    Güzel yansıtmışlar duyguları....
    Nights in Rodanthe filmini de izlemiştim ama bak sonunu hatırlamıyorum :) Kopya çekiyim sadece sonunu izleyerek... Yeniden merak ettim...
    Marvin's Room u izlenecekler listeme ekledim.
    Sağolasın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ağladım yaa, arada öyle boşluklarımız olmuyo değil :D

      Nights in Rodanthe'nin sonu bana şöyle çaaaat diye güzel bi tokat attı :(

      Marvin's Room sessiz sakin bi film, seversiniz.

      Rica ederim, yine beklerim ^^

      Sil
  2. ay şu "sadakatsiz" oyuncular havalı ama kötü filmdi de mi. bu rövanşı kaçırmışım ya du izleyim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben sadakatsiz i izlemedim hala yaa, rövanşını alamadım yani :D ama meşhur bi film, çok görüyorum orda burda, iyi mi kötü mü göriciiz. ama sen bu rövanşı sevebilirsin. tatlı, huzurlu geldi bana.

      Sil