NELER İZLEDİM #41

10:00 merababenseda 5 Comments


Herkese merhaba sevgili okur. Oldukça mahcubum size ve tabii ki güzelim film günlüğüme. Ama öyle filmler izledim, öyle farklı hayatlar tanıdım ki, artık anlatmanın zamanı geldi. Başlıyorum, hazır mısınız?

     Ben aslında böyle filmler izlemezdim ama şu blogu açtıktan sonra, şans vermeyi iyi öğrendim sanırım. Three Kings dev oyuncuları ve oldukça etkileyici bir konuyu barındıran 1999 yapımı bir film. Archie, yani karizmatik oyuncumuz George Clooney ve iki yakın arkadaşı, Amerikan askeri olarak görev yapmaktadırlar. Körfez Savaşı'nın sonunda, ellerine bir harita geçer. Bu haritaya göre, Irak'ta, çöldeki bir mağarada yüklü miktarda altın vardır. Askerlik yapmaktan bıkmış bu üç adam, düşerler yollara. Tabi Irak askerleri onlara rahat vermezler. Yakalanıp işkence görmelerine rağmen, kaçarak altınlara ulaşırlar ama bu sefer de, yardım etmeleri gereken yerel halk vardır. Aksiyon dolu ama yer yer hüzünlendiren sahnelere de sahip bu film, benden geçer not aldı. Mark Whalberg gerçeğini de göz ardı etmeden, listenize ekleyebilirsiniz. Kaliteli bir yapım. Bu arada; film Irak'ta yasaklanmış durumda.

     The Time Traveler's Wife, ben lise sondayken vizyona girmişti. O zamanlar bi yerde trailer ını izleyip çok meraklanmıştım. Ama ineklik yapıcaz ya, sinemaya filan gitmek yok. Öyle kaldı, izlemek şimdiye kısmetmiş. Henry ve Clare, birbirlerine aşık iki insandır. Bir kütüphanede tanıştıklarında, bu Clare için bir ilk olabilir ama Henry, Clare'i zaten tanıyordur! Ay Seda ne diyosun Allah aşkına dediğinizi duyar gibiyim, ama bu zaman yolculuğu yapan bir adamın hikayesi! Henry ve Clare, Clare daha çok küçük bir kızken tanışırlar. İleride bir gün tanışacaklarına söz veren Henry, sözünü tutar. Çiftimiz evlenir. Ama Henry'nin bu yolculukları bazen çok uzun sürmektedir. Hatta adam gidip geldiğinde baya psikolojisi filan bozulup geliyor. Artık neler görüp neler yaşıyo orası süpriz olsun size. Beni yine hayal kırıklığına uğratmayan bir film oldu. Bol aşk, romantizm, arada gözyaşı filan, oldukça izlenesi.

* Rachel McAdams'ın bu üçüncü zaman yolculuğu konulu filmi. Biri, çok tatlış About Time -ki yazısını şuraya bırakıyorum, bir diğeri de birazdan anlatacağım Midnight in Paris!

     Sırada, Clint Easwood'un yönetmenliğini yaptığı 2003 yapımı Mystic River var. Sean Penn, Tim Robbins ve Kevin Bacon'un (bu adamı da ayrı bi seviyorum. Herkesler tanımaz :)) çocukken çok iyi üç arkadaştır. Fakat bir gün, Dave (Tim Robbins), tanımadığı iki adam tarafından arabaya bindirilir ve götürülür. İşte o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Aradan yıllar geçer, hepsi büyür koca koca adamlar olur. Bir gün Jimmy'nin (Sean Penn) in kızı kaybolur. Kasabada büyük bir kaos ortamı yaşanırken, kızın cansız bedeni ormanda bulunur. Peki kim ve neden öldürmüştür bu kızcağızı? Bu süreçte izleyicilere katil kim gerilimi yaşatılıyor. Valla ben öyle kişilerden şüphelendim ki, en sonunda şaştım kaldım, baya farklı bir yerden vurdu çünkü. Konusu belki biraz yavaş akıyor olabilir, arada sıkıldım itiraf ediyorum ama oyunculuklar filan oldukça efsane. Bu da tavsiye ettiklerimden.

     İki sevdiğim oyuncu, oldukça günahkar bir filmde bir araya gelirse! Kate Winslet ve Patrick Wilson'lu dram ve romantizm ağırlıklı Little Children, 2006 yapımı. Sarah, o kadar sıkıcı bir hayat yaşamaktadır ki, tek eğlencesi kızını parka götürdüğünde okuyabildiği kitabı ve yaşlı kankalarıyla beraber yaptıkları kitap günleridir. Yine bir park gününde, yakışıklı bir baba gelir parka. Oğluyla ilginen baba, diğer annelerin dikkatini çeker ve Sarah ile iddiaya girerler. Bakalım adamla konuşup muhabbet edebilecek midir? Hatta sanırım sarılması mı lazımdı orayı tam hatırlayamadım. Neyse işte, bunlar orda birbirlerine abayı yakarlar. Çocuklarıyla beraber her gün havuza gidip orda da iyice kaynaşırlar derken, olanlar olur, afişten de anlaşılacağı üzre :D Kadının kocası şerefsizin teki bi kere, kadın ne yapsın ama Dave'in karısı hakkında kötü düşünemiyorum. Bence aldatılmayı haketmedi :( İyi kurgulanmış, sıkmayan bir film. Üzerine düşündürücü. En sondaki kararı ben takdir ettim açıkçası, izlediyseniz sizin de fikrinizi merak ediyorum. Bu arada film, romandan uyarlama. Okumak isterdim, keyifli bir serüven olurdu.

     Geldik yazının yıldızı Midnight in Paris'e. Ahh bu büyülü Paris görsellerini sinemada izlemeyi öyle çok isterdim ki... Her neyse, yönetmenliğini Woody Allen'in yaptığı film 2011 yapımı. Gil, bir yazardır. Nişanlısı Inez ve kızın ailesiyle birlikte Paris'e tatile gelirler. Ailenin yalnızca alışveriş odaklı bir tatil yapışı, kendisine yeni ufuklar açmak isteyen Gil'i oldukça sıkar. Bir akşam yemekten sonra tek başına biraz yürümek istediğini söyler. Dolaşa dolaşa yürürken, eskilerden kalma bir arabanın kapısı açılır ve Gil'i içeriye davet ederler. Partiye gittiği zaman, nostaljik konseptli bir parti olduğunu düşünen Gil, yanıldığını anlar. Çünkü kendisi 1920'de bir Paris gecesindedir artık. Bir yanında Fitzgerald'lar, diğer yanında Hemingway, bikaç gün sonra Salvador Dali filan da girer işin içine. Delirmemek mümkün değil tabi ama, her geceyi sabırsızlıkla bekleyen Gil, bir de üstüne aşık olur. Yazarlığına deli dehşet ufuklar açacağı kesin olan 1920 geceleri, enfes görsellerle birleşmiş, harika bir seyirlik. Owen Wilson severler kaçırmasın. Bu adamın konuşmasına da ayrı bayılıyorum. Ah bir de, Rachel McAdams, bu zaman yolculuğunda Gil'in nişanlısı olarak karşımızda!

Fakat bu sefer iyi filmler izlemişim, siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın ve sırada hangi filmler var merak ederseniz, sağ taraftaki Neler İzledim başlıklı renkli afişli kısma bakmayı unutmayın. Görüşmek üzere!

5 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Film izlemek gibi güzel bir alışkanlık yok di mi ? :) İzlediğin olursa yorum bırakmayı unutma.

      Sil
  2. İçerinden sadece Zaman Yolcusunun Karısını izleyip hüngür hüngür ağlamıştım :)
    Kate Winslet'in filmini merak ettim, onu izleyeceğim sanırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa evet dokunaklı filmdi. İzlemeyen varsa umarım yazımı görüp izler, kaçırılmayacak kadar güzel bir film.

      Little children da baya kaliteli bir film, hiç sıkmıyor, güzel akıyor. Keyifli seyirler!

      Sil
  3. mutlaka izlemem gerek dediğim filmler keşfettim :) bu arada bloğunu keşif etkinliğinden buldum bana da beklerim sevgiler :)

    YanıtlaSil