NELER İZLEDİM #12

15:56 merababenseda 4 Comments

    

 Baharın başlangıcı kabul ettğimiz, bu gri günden herkese merhaba. Baharı sevmem, gri güne aşığım şuan. Ama bugünün en güzel yanı 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü olması. Google baharı kutlayacağına bunu kutlasaydı daha mutlu olurdum. Sosyal medya hesapları down sendromlu kardeşlerimizle ilgili çok güzel paylaşımlarla doldu taştı. Çok seviniyorum. Onların çok zeki ve özel olduğunu biliyorum. Çocuklarımızı, onların da bizden hiçbir farkı olmadığını öğreterek büyütmeliyiz. Farkındalık, küçük yaşlardan başlar. Acımasız acımasız çocuklar büyütmeyin kurban olayım.

     Sosyal mesajımı da verdiğime göre haftanın beşliğine geçebiliriz. Yine birbirinden farklı alanlarda izlediğim filmlerle karşınızdayım.

hitchcock filmi
     2012 yılında 36 günde çekilmiş filmimiz Hitchcock, ünlü yönetmen Alfred Hitchcock'un meşhur filmi Psycho'yu çekerken yaşadıklarını anlatıyor. Film için mali kaynak bulma zorluğu, başrol oyuncularının seçimi, yönetmen Hitchcock'un karısı Alma ile yaşadıkları, oyuncuların kendi aralarında gerilimleri gibi noktaları işleyen film, biyografi-drama türünde. Ancak bence işin içine hafif de bir gerilim katmışlar, tadından yenmez olmuş. Filmde başarılı çıkarımlar (kişiye göre değişir), tatlı göndermeler mevcut. Mesela filmin sonunda Hitchcock'un omzuna, bir karga konar. Sonraki filmi the birds'e güzel bir gönderme :) Başrolde Antony Hopkins'i, Süleyman Demirel kıvamında izliyoruz. Çok başarılı bir oyunculuktu ya. Helal olsun. Kendisine yapılan makyajla Ocsar'a aday olmuşlar ayrıca. İzlenesi.

my cousin vinny filmi
     Ayy çok keyif aldığım bir film şimdi anlatacağım My Cousin Vinny. İki kafadar, yol üstünde bir markete uğrarlar. Tamamen tesadüfi, market sahibi onlar çıktıktan hemen sonra öldürülür. Tabi şüpheli olarak ikisi yakalanır ve hapse gönderilir. Avukat olarak çocuklardan biri, kuzeni Vinny'i çağırmayı teklif eder. Kız arkadaşı ile birlikte şehire gelen Vinny evet avukattır, ancak bir sorun var. Hiç mahkemeye çıkmamıştır. Eğlenceye bakın şimdi. Bir yandan oranın mahkeme kurallarını, bir yandan gerçek avukatlığı öğrenmeye çalışır. Karşısında da azılı bir avukat vardır. Başrollerde ses tonuyla beni öldüren Joe Pesci, filmdeki rolüyle Oscar kazanan Marisa Tomei, Karate Kid'den tanıdığımız Ralp Macchio var. 1992 yapımı bu filmi sakın kaçırmayın. Beğeneceğinize eminim.

world war z filmi
     Çok uzun zamandır listemde olan Worl War Z'ye sıra geldi. Başrolde Brad Pitt'in olması, izlememle kesinlikle alakalı değildir. Artık ordudan, savaştan elini eteğini sıyıran Gerry (Brad Pitt); iki kızı ve eşiyle gayet tatlış bir hayat sürmektedir. Bir gün arabada giderken zombiler arasında kalınca, heyecan başlar. Ordan oraya koşarak ailesini güvenli bir yere taşıyan Gerry, kaçınılmaz olarak eski işinden çok önemli bir görev için çağırılır. Ailesi için mecbur kabul eder. Dünya'yı zombilerden kurtarma vakti gelmiştir. Ben filmi çok beğendim. Zombilerin sürü halinde koşuşturduğu sahneler ve uçak sahneleri favorim. Brad Pitt'in yapımcılığını da üstlendiği filmin, kariyerindeki en yüksek gişe yapan filmiymiş. IMDb puanı 7 olan film, 2013 yapımı. Mutlaka izleyin.

anna and the king filmi
     1999 yapımı Anna and the King, listemde sürünüyordu yıllardır. Evde tek olduğum bir gün demledim çayımı, geçtim filmin karşısına. Aman Allahım, film bi bitmedi. İki buçuk saat geçmedi bana. Çay bitti. Neyse efendim, konumuz şöyle. 1860larda bir İngiliz öğretmen olan Anna, kocasının ölümünden sonra oğlu ve iki yardımcısıyla yaşamaktadır. Siyam kralı Monhkut'un çağrısıyla saraya gider ve kralın 58 çocuğu ile eşlerini eğitmeye başlar. Oldukça idealist bir öğretmen olan Anna, kralı bile dize getirerek, yanlış bir çok düzeni düzeltir. Bu arada krallığa yaklaşan tehlikeler, kralla Anna arasında filizlenen aşk, çocukların dertleri de vardır. Bakalım kralımız ne yapacak? Bu arada Jodie Foster'ın oğlunu tüm şapşikliğiyle Draco Molfoy oynuyor. Tipini görmeniz lazım :D Tarihe ilginiz varsa izlenebilir bir film.

gentlemen broncos filmi
     En negatif filmi, en sonda yazıyorum. Karşınızda hiçbir şey anlamadığım Gentlemen Broncos. Sakin bir hayatı olan Benjamin roman yazmaktadır. Kendi gibi genç yazar adaylarının katıldığı bir kampa katılır. Aralarında hayran olduğu Chevalier'in de bulunduğu bir jüri, roman denemelerini kendilerine bırakmalarını ister. Kariyeri sıkıntıda olan Chevalier, Benjamin'in romanını çok beğenir. Biraz üzerinde oynadıktan sonra, kitap kendininmiş gibi yayımlatır. Tabi kitap büyük de beğeni toplar. Filmde bi de film çekimi sahneleri, gerçeküstü yaratıklar vardı. Ben valla ne anlatmak istiyor anlamadım. Acayip absürd bir film olmuş. Hiç keyif almadım. Absürd komedi severim aslında ama bu hiç olmamış bence. Yine de seçimi size bırakıyorum.


     Bloguma uğrayıp, yazılarımı okuduğunuz için çok teşekkürler. Umarım güzel öneriler sunabilmişimdir. Keyifli cumartesiler.


4 yorum:

  1. keyifli bir hafta sonu diliyorum...
    Sosyal mesaj çok da güzel olmuş...

    YanıtlaSil
  2. anna ve kralı izledim. idare eder. kuzen viniyi izlicem en kısa zamanda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen ya, idare eder :/ Kuzen vini çok güzeeel :)

      Sil