NELER İZLEDİM #7

10:00 merababenseda 2 Comments

     Mis gibi bir pazar gününden merhaba okuyucu. Bu pazar benim en güzel pazarlarımdan. Hafta içi hem hayatımla ilgili güzel kararlar aldım, hem sağlığımla ilgili şüphelerime doktorum son noktayı koydu ki çok şükür bir şeyim yokmuş, hem ailecek çok güzel bir haber aldık. Bu pazar sanırım bunları sindirerek ve bol bol şükrederek geçecek. E peki Seda neler izledin bu hafta dersen, klasik 5liğimize başlayalım hadi.

     Beni oldukça şaşırtan bir filmle başlayalım. Steven Spielberg'den 2005 yapımı; dram, gerilim, aksiyon hatta tarih türlerini kapsayan bir film. Başrollerinde Eric Bana, Daniel Craig'i izliyoruz. 1972 yılında gerçekleşen spor olimpiyatlarında kendilerini "Kara Eylül" olarak tanıtan Filistinli bir grup terörist, İsrailli sporcuları katleder. Daha sonra 5 kişiden oluşan bir grup kurulur ve bu katliam emrini verenleri öldürmek üzere planlara başlarlar. İzlemeye çekindiğim film türü aslında, konusunu okuyunca da bir acaba dedim içimden. Ama Spielberg hatırına izlemeye başladım. Gerçekten çok çok iyi bir film. Bazı olayları çok kavrayamamış olsam da, o benim eksikliğim. 5 Oscar ve de 2 Altın Küre adaylığı bulunan filmin IMDB puanı 7.6, Rotten Tomates puanı ise 78. İzleyin valla daha ne diyim.

     Eski filmleri izlemeyi önceden hiç sevmezdim. Bu takıntımı aştığım için mutluyum. Yoksa bu güzel filmleri izlemezdim, ne yalan söyleyeyim. Bir Audrey klasiği daha Roman Holiday. İlk ve tek Oscar'ını da bu filmle kazanmış. Protokollerden, sıkıcı hayatından bunalan prenses Ann, Roma'da bulunduğu bir akşam gizlice kaçar ve Roma'nın sihirli sokaklarında dolaşır. Alkolü biraz fazla kaçırınca yolun kenarında sızar kalır. Yakışıklı gazeteci Joe Bradley (Gregory Peck), kendisini bulur ve mecburen evine getirir. İşinde sıkıntılar yaşayan Joe, bu prensesle Roma'da 1 gün geçirir ve hayatıyla ilgili bilgiler edinmeye çalışır. Çok tatlı da bir konusu var. 1953 yapımı film 3 Oscar ödülü kazanmış ve de IMDB top 250 listesinde de 240. sırayı kapmış. Birçok filme de ilham olmuş Roman Holiday güzel bir pazar sabahı filmi.

     Bir devam filmi The Wolverine. Öncekileri izlemedim, aferin bana bayağı mantıklı bir iş yapmışım. Wolverine bu filmde Japonya'ya gidiyor. Çekik gözlü hatunların, Samurayların arasında çok aksiyon dolu zamanlar geçiriyor. Ölüm döşeğindeki Yashida, kendisini rica minnet çağırır, isteklerde bulunur. O arada Yoshida'nın torununa aşık olur filan. Ziyadesiyle klasik, onca aksiyonun arasında romantizmi de barındıran bir film. Ama tabii ki çok kaliteli bir yapım. Ona lafım yok. Ben bu türleri pek sevmediğim için nötrüm. Filmi izlerken bol bol Şibumi kitabını andım, o güzel oldu. Japon kültürü, farklı bir hava katmış. Söylemezsem çatlarım,Rila Fukushima çok itici bir kadın. Tek sevmediğim o oldu sanırım. 2013 yapımı filmin devamı 2017 de geliyor. Sevenlerine duyurulur.



   Böyle sıkıcı filmleri izliyorum ya bana bravo. Film izle izle bitmedi, o derece sıkıldım. 2014 yapımı, televizyon için çekilen filmin konusu bir hayli klişe. Doğduğu yer olan Bountiful'a gitmek isteyen yaşlı bir kadın var. Oğlu ve gudubet gelini ise gitmesine izin vermez. Onu da anlamadım zaten, kadıncağız öldü ölecek, bir gidip görse nolur yani. Yok işte, yollamıyorlar. Yaşlı kadıncağız da gizlice plan yapar ve Bountiful'a doğru yola çıkar. İzlemeyin ya, aşırı sıkıcı ve klişe bir film.



     The Internship, 2013 yapımı, Vince Vaughn ve Owen Wilson'ın başrollerinde olduğu çok keyifli bir film. Satış ve pazarlama işi yapan iki arkadaşın, işlerine son verilir. İnternette iş ararken ünlü arama motoru Google'ın stajyer aradığını gören Vince, ikisi için de başvuru yapar. O konuda sıfır eğitimleri olan ikili, bir şekilde staja kabul edilir ve eğlence başlar. Stajyerlerin gruplara ayrılması söylenir. Staj sırasında her grup verilen görevleri en iyi şekilde yaparak birinci olmaya çalışır. Çünkü kazanan grup, Google'da işe başlayacaktır. Gerçekten çok keyif alarak izledim. 2 saatlik uzun süresine rağmen hiç sıkılmadım. Hem Google'ın o imrendirici çalışma ortamını görmek, hem bu iki harika oyuncuyu yan yana izlemek isterseniz. şiddetle öneririm.

2 yorum:

  1. Aslında Münich benim de ilgimi çekmişti fragmanını gördüğümde (çok yakınında bir kasabada büyüdüm çünkü), ama moral bozucu konu diye izlememiştim. İzle diyosun yani?! Hmmm, bi değerlendirelim tekrar konuyu o halde. ;)
    Sevgiler... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten moral bozucu, sorgulatıcı sahneleri mevcut. Ama başarısına, keyfine kattıkça katmış. Hiç sıkılmadan izledim. Mutlaka izlenesi.
      Sevgiler benden :)

      Sil