The Grand Budapest Hotel (2014)

10:00 merababenseda 7 Comments

büyük budapeşte oteli

     Bugün benimle renkli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? İzlediğim günden beri aklımdan çıkmayan, sizlerle paylaşmak için can attığım The Grand Budapest Hotel bugün blogumun en tatlı konuğu. Wes Anderson hem yönetmenliğini hem de senaristliğini üstlendiği 99 dakikalık filmde, hayranı olduğu Stefen Zweig eserlerinden ilham almış.

     Film, üç dönemde geçiyor. 1985, 1968 ve 1930 lar. İlk olarak bir yazarın anıtının önüne gelen genç bir kız, hikayeyi okumaya başlar. Derken, yazarın konuşmalarına ışınlanırız. Ardından yazarın 1968 yılında otelde Zero Mustafa ile tanışması ve hikayeyi ondan dinlemesine tanık oluruz. Masal içinde masal, Mustafa anlatırken de 20. yüzyılın başlarına, Anderson'un tamamen hayal dünyasından çıkmış Zubrowka Cumhuriyeti'nin Lutz şehrindeki The Grand Budapest Hotel'e uzanırız.

büyük budapeşte oteli

     Mustafa, nam-ı diğer Zero Mustafa, otelde çalışmaya yeni başlamıştır. Filmin baş kahramanı M. Gustave ise otelin daha çok zengin konuklarıyla ilgilenen bir odacıdır. Gustave'ın sevgilisi ve otelin de konuklarından olan Madame D., evine döndükten sonra ölü olarak bulunur. Bu haberi alan Gustave, yanına Zero'yu da alarak olaylarla dolu bir tren yolculuğundan sonra Madame D.'nin şatosuna ulaşır. Miras açıklanır ve sevgilisinin kendisine çok pahalı bir tablo bıraktığını öğrenir. Bunu duyan Madame D.'nin oğlu Dimitri, çok sinirlenir ve o tabloyu ele geçirmek için yapmayacağı şey yoktur.

     M. Gustave rolünde Ralp Finnes'ı harika bir oyunculukla izliyoruz. Anderson'la ilk defa çalışan oyuncu bu rolüyle Altın Küre'ye aday olmuş. Genç Mustafa rolünde de oldukça genç Tony Revolori var. O kendine bıyık çizişleri, kocaman kocaman gözleri ve esmer teniyle filme bambaşka bir hava katmış. Gelecekte kendisini bol bol izleriz gibime geliyor. Dimitri rolünde tüm karizmasıyla Adrien Brody var. Olayların akışını değiştiren yaşlı Madame D. olarak da yetenekli oyuncu Tilda Swinton karşımıza çıkıyor.

the grand budapest hotel dimitri adrien brody

büyük budapeşte oteli


     Bu karakterler dışında, çok başarılı oyuncuların hayat verdiği karakterler de var. Mesela yüzündeki lekeye rağmen Zero'yu tavlamayı başaran pastacı Agatha, Edward Norton'ın karizmasını konuşturduğu polis,  Bill Murray, Jason Schwartzman ve  Owen Wilson'dan izlediğimiz otel çalışanları.

büyük budapeşte oteli

     Filmi izlerken aklıma gelen tek şey kremalı bir pastaydı :) Gerek filmin renkleri, gerek Oscar'ı da kazanmasını sağlayan rengarenk kostümleri, gerek tek cepheden çekilen net görüntüleri ile tatlı mı tatlı bir tad bıraktı bende. Filmden sanat fışkırıyor resmen. Ben izlediğim filmi tekrar izlemem. Ama bu filmi bir daha izlemeye kesinlikle niyetim var. Hem de kremalı, çilekli bir dilim pastayla beraber! Size de bu filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Arşivinize eklediğiniz en güzel filmlerden biri olacağına emin olabilirsiniz. İzlerseniz ya da izlediyseniz benimle yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın. Çok merak ediyorum düşüncelerinizi. Şimdi sizi filmle ilgili ilginç bilgilerle baş başa bırakıyorum :)

The Grand Budapest Hotel'e Dair Kısa Bilgiler
  • Wes Anderson'un Oscar kazandığı ilk filmi.
  • Film gösterime girdiği andan itibaren 163 milyon dolarlık gişe elde etmiş.
  • Wes Anderson, M. Gustave rolü için Johnny Depp'i de düşünmüş.
  • Tilda Swinton, Madame D.'nin 84 yaşındaki görüntüsüne ulaşmak için makyaj sandalyesinde saatlerini geçirmiş.
  • Filme adını veren Büyük Budapeşte Oteli, Budapeşte'de filan değil. Ayrıca öyle bir otel de bulunmamakta. Otelin dış kısımlarını gösteren sahneler maketle çekilmiş. Bu dış görünümün yaratılması için, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Viyana'da araştırmalar yapılmış.
  • Film, 2015 yılında 9 dalda Oscar'a aday olmuştur. Kostüm ve makyaj Oscar'larının da bulunduğu 4 adet Oscar'ı kucaklamıştır. Bunların dışında Altın Küre ve BAFTA ödüllerini de bulunduran 121 ödül, 138 adaylığı mevcut.
  • IMDb Top 250 listesinde çok haklı bir şekilde 184. sırayı kapmıştır.
büyük budapeşte oteli

görseller: tumblr

7 yorum:

  1. 8 saatlik bir uçak yolculuğunda izlemiştim, ve bitirdikten sonra, yolculuğun geri kalanını şapşal şapşal sırıtarak geçirmemi sağlamıştı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sırıttırıyo valla ya :D

      Sil
    2. En çok, genç kadın rolündeki karakterin, tuttuğunu koparan ve kendinden emin bi kadın olması çekmişti beni :)

      Sil
  2. Geçen yıl izleyip de en çok aklımda kalan filmlerden biriydi. Wes Anderson'ın bütün filmlerini çok seviyorum Aquatic'e bayılmıştım ama bu hepsinden iyi oldu masal gibi bir film :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinemamız gerçeküstü olayların yanı sıra böyle masal tadında gerçeklere de ihtiyaç duyuyor kesinlikle. O filmi hiç duymamıştım, hemen bi bakiyim :)

      Sil
  3. keyifli filmdi. yönetmeni seviyorum zaten. moonrise kingdom ise benim için efsane film :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte Moonrise Kingdom'a bi sıra gelmedi. Bu sene bi ara izlicem onu :D

      Sil